Читаем Kara Güneş полностью

— Ülkemiz Diaspar’dan çok değişik olduğu, terminüsten kasabamıza kadar yürüyüş de ziyaretçilere bu yeni çevreye alışma olanağı verdiği için sizi burada karşılamamızın daha iyi olacağını düşündük.

Alvin önderin elini hemen sıktı ama çok şaşırmış olduğu için ancak bir süre sonra konuşabildi.

— Geldiğimi biliyor muydunuz?

— Biliyorduk ama sizin kadar genç birini beklemiyorduk. Hem yolu nasıl oldu da buldunuz?

— Gerane, sorularımızı daha sonraya saklasak iyi olur. Seranis bizi bekliyor.

Seranis adından önce bir sözcük, anlamım bilmediği, hem saygı hem sevgi belirten bir sözcük kullanılmıştı. Gerane başıyla onaylayınca hep birden kasabanın içine doğru ilerlemeye başladılar.

Alvin gizliden gizliye çevresindeki yüzleri incelemekteydi. Bu zeki, sevimli yüzlerde kendi kentindeki benzer bir grubun yüzlerinde göreceği zihni nifak, can sıkıntısı, donukluktan eser yoktu. Bu sevimli insanlar kendi ulusunun tüm yitirdiklerine sahipmiş gibi görünmekteydiler. Gülümsedikleri zaman ki, sık sık gülümsemekteydiler, inci gibi dişleri görünmekteydi, insanoğlunun uzun gelişim süreci esnasında tekrar tekrar yitirip tekrar tekrar kazandığı, sonunda da ebediyen yitirdiği inci gibi dişleri.

Kasaba halkı kılavuzlarının peşi sıra ilerleyen Alvin’e açık, gizlemediği bir merakla bakmaktaydı. Alvin bu halkın arasında kendisine çocuklara özgü ciddi merakla bakan çocuklar da görünce çok şaşırdı ve sadece bu çocuklar bile ona artık Diaspar’dan ne kadar uzakta olduğunu, ayrıca Diaspar’ın ölümsüzlüğünün karşılığında ne ağır bir bedel ödemiş olduğunu; son kuruşuna dek ödemiş olduğunu, çok çarpıcı bir tarzda, fazlasıyla anlattı.

Kasabadaki en büyük yapının önünde durdular. Bu yapı kasabanın tam ortasındaydı. Küçük, yuvarlak kulesinin üzerindeki bayrak direğine çekilmiş yeşil bir bayrak hafif meltemle dalgalanmaktaydı.

Alvin bu yapıya girdiğinde Gerane’nın dışındakiler geride, kapının önünde kaldılar. Yapının içi sessiz ve serindi. Şeffaf duvarlardan sızan güneş değdiği her şeyi yumuşak, dinlendirici bir ışıkla aydınlatmaktaydı. Yerler güzel, cilalı mozaiklerle döşenmiş, büyük bir sanatçı, bir deha, duvarlara orman sahneleri resmetmişti. Bu sahnelerin yanında Alvin için hiçbir anlam ifade etmemekle beraber gözüne yine de hoş gelen duvar süslemeleri de vardı. Duvarda ayrıca görmeyi hiç beklemediği bir şey, kapalı ekranı durmadan değişen bir renk cümbüşüyle dolup taşan bir görüntü alıcısı da vardı.

Kısa, sarmal bir merdivenden yapının düz damına çıktılar. Buradan kasaba kuş bakışıydı ve Alvin tüm kasabanın yüz kadar yapıdan oluştuğunu gördü. Kasabanın dışında, ağaçların altında geniş çayırlar, bu çayırların bazılarında da hayvanlar vardı ama doğabilgisi bu hayvanların türünü anlamasına olanak vermeyecek kadar yetersizdi.

Kulenin verdiği gölgenin altına yerleştirilmiş bir büronun önünde oturan iki kişi dikkatle kendisine bakmaktaydılar. Karşılamak için ayağa kalktıkları zaman bu iki kişiden birisinin altın rengi lüle lüle saçları yer yer meçli çok güzel bir kadın olduğunu gördü. Bu görkemli kadının Seranis olması gerektiğini anladı ve gözlerinin içine bakınca bu gözlerin derinliklerinde Rorden’Ie ve daha ender olarak da Jeserac’la beraber olduğu zamanlar hissettiği o derin bilgelikle engin olgunluğu okudu.

Seranis’in yanındaki yaşça kendisinden biraz daha büyük gibi görünen bir gençti. Gözlerinde Seranis’in gözlerindeki hemen hemen ürkütücü bilgelik yerine dostluktan başka bir şey olmamasına, saçlarının da san yerine siyah olmasına rağmen düzgün yüz hatları bir elmanın iki yarısı gibi Seranis’inkilere benzediği için Alvin bu gencin Seranis’in oğlu olduğunu daha ilk bakışta anladı.

Seranis’ten biraz korktuğunu hisseden Alvin yardım aramak için kılavuzuna döndü ama Gerane çoktan ortadan yok olmuştu. Ne yapacağını bilemeyen Alvin tekrar diğerlerine dönünce Seranis gülümsedi ve bu gülümseyiş

Alvin’in içini ısıtıp duyduğu korkuyu güneş görmüş kar gibi eritti, yok etti.

— Lys’e hoş geldiniz. Ben Seranis’im. Bu da birgün yerimi alacak olan oğlum Theon. Size gelince Diaspar’dan şimdiye dek gelmiş en genç kimsesiniz. Ama daha önce yolu nasıl olup da bulduğunuzu anlatın bana.

Alvin önceleri duraksayarak, sonra da gitgide artan bir güvenceyle öyküsüne başladı. Lys Alvin’e ne kadar garip geliyorsa Diaspar da Theon’a o kadar tuhaf geldiğinden Alvin’i can kulağıyla, söylediklerinin kelimesini bile kaçırmadan dinlemekteydi. Seranis’e gelince, Diaspar’la ilgili her şeyi en az Alvin kadar iyi bildiği, bazı şeyleri ise Alvin’den de iyi bildiği açıktı ve bir iki kere bunu fazlasıyla belirten sorular sordu.

Alvin sözlerini bitirince Seranis sakin bir tavırla bir soru daha sordu.

— Lys’e niçin geldiniz?

— Dünyayı görmek istiyordum. Herkes Diaspar’ın dışında çölden başka bir şey olmadığını söylüyordu ama ben durumu kendi gözlerimle görmek istiyordum.

Seranis tekrar konuşmaya başladığında gözlerinde sıcak bir dostluğun yanı sıra derin bir hüzün okunmaktaydı.

— Bundan başka bir neden yok muydu?

Перейти на страницу:

Похожие книги

Аччелерандо
Аччелерандо

Сингулярность. Эпоха постгуманизма. Искусственный интеллект превысил возможности человеческого разума. Люди фактически обрели бессмертие, но одновременно биотехнологический прогресс поставил их на грань вымирания. Наноботы копируют себя и развиваются по собственной воле, а контакт с внеземной жизнью неизбежен. Само понятие личности теперь получает совершенно новое значение. В таком мире пытаются выжить разные поколения одного семейного клана. Его основатель когда-то натолкнулся на странный сигнал из далекого космоса и тем самым перевернул всю историю Земли. Его потомки пытаются остановить уничтожение человеческой цивилизации. Ведь что-то разрушает планеты Солнечной системы. Сущность, которая находится за пределами нашего разума и не видит смысла в существовании биологической жизни, какую бы форму та ни приняла.

Чарлз Стросс

Научная Фантастика
Дневники Киллербота
Дневники Киллербота

Три премии HugoЧетыре премии LocusДве премии NebulaПремия AlexПремия BooktubeSSFПремия StabbyПремия Hugo за лучшую сериюВ далёком корпоративном будущем каждая космическая экспедиция обязана получить от Компании снаряжение и специальных охранных мыслящих андроидов.После того, как один из них «хакнул» свой модуль управления, он получил свободу и стал называть себя «Киллерботом». Люди его не интересуют и все, что он действительно хочет – это смотреть в одиночестве скачанную медиатеку с 35 000 часов кинофильмов и сериалов.Однако, разные форс-мажорные ситуации, связанные с глупостью людей, коварством корпоратов и хитрыми планами искусственных интеллектов заставляют Киллербота выяснять, что происходит и решать эти опасные проблемы. И еще – Киллербот как-то со всем связан, а память об этом у него стерта. Но истина где-то рядом. Полное издание «Дневников Киллербота» – весь сериал в одном томе!Поздравляем! Вы – Киллербот!Весь цикл «Дневники Киллербота», все шесть романов и повестей, которые сделали Марту Уэллс звездой современной научной фантастики!Неосвоенные колонии на дальних планетах, космические орбитальные станции, власть всемогущих корпораций, происки полицейских, искусственные интеллекты в компьютерных сетях, функциональные андроиды и в центре – простые люди, которым всегда нужна помощь Киллербота.«Я теперь все ее остальные книги буду искать. Прекрасный автор, высшая лига… Рекомендую». – Сергей Лукьяненко«Ироничные наблюдения Киллербота за человеческим поведением столь же забавны, как и всегда. Еще один выигрышный выпуск сериала». – Publishers Weekly«Категорически оправдывает все ожидания. Остроумная, интеллектуальная, очень приятная космоопера». – Aurealis«Милая, веселая, остросюжетная и просто убийственная книга». – Кэмерон Херли«Умная, изобретательная, брутальная при необходимости и никогда не сентиментальная». – Кейт Эллиот

Марта Уэллс , Наталия В. Рокачевская

Фантастика / Космическая фантастика / Научная Фантастика