Читаем Kara Güneş полностью

Alvin’i asıl büyüleyen çağlayan oldu. Dağın sarp yüzeyinden çıkan çağlayan bir kuşak gibi vadinin üzerine sıçrarken boşlukta kavislenip bir mil altındaki kayaların üzerine düşüyor, bu kayaların üzerinde parçalanıp serpintilere ayrılıyor, pırıl pırıl bir sise dönüşüyordu. Bu sisin üzerinde de Yer Yuvarlağının son gökkuşağı, Yer Yuvarlağın da kalan son gökkuşağının renkleri titreşirken gürleyişi, dağların sarp yamaçlarına çarpan, yalçın kayalıklarında yankılanan uğultusu, uçurumlardan doruklara doğru yükseliyor, tüm sesleri bastırıyordu.

İki genç kayaların üzerindeki çıkıntıya uzanıp uzun süre bu son çağlayanı, bu son çağlayanla ilerisindeki bilinmeyen toprakları seyrettiler. Tarifi mümkün olmayan bir şekilde boş, ıssız gibi görünen, İnsanoğlunun asırlardan beri ayak basmamış, asırlardan beri üzerinde yaşamamış olduğu bu topraklar arkalarında bırakmış oldukları topraklardan çok farklıydı.

Theon arkadaşının aklından geçen soruyu okumuş gibi yanıtladı:

— Bir zamanlar, çok, çok uzun bir zaman önce Lys’in tümü meskûndu. Şimdiyse büyük kısmında sadece hayvanlar yaşıyor.

Gerçekten de bu toprakların üzerinde İnsanoğlunun varlığını gösteren izlerin hiçbiri, bir tek sürülmüş tarla, bir tek gem vurulmuş nehir yoktu.

Bir zamanlar burada İnsanoğlunun yaşamış olduğunu gösteren tek şey millerce ileride, ormanın iyice içerlerinde, ormandan sivri, kırık bir diş kökü gibi yükselen beyaz, münzevi bir yıkıntıydı. Bu yıkıntının dışındaki her yerse balta girmemiş ormandı.

<p>Yedinci Bölüm</p>

ALVİN uyandığında geceydi. Dağlık yerlerin bıçak kesmez, zifiri karanlık gecesi. Uykusunu bir şey kaçırmıştı. Çağlayanın boğuk uğultusunun üzerinden sürünüp beynine sızan bir şey, bir fısıltı. Doğrulup nefesini tutarak çağlayanın boğuk sesiyle yaprakların, çevresini sardıklarını bildiği ama göremediği ağaçların yapraklarının hışırtısını dinlemeye koyuldu.

Yıldızlar çok sönüktü. Dağlar, zifiri geceden de karanlık dağlar, yıldızların mum gibi ölgün ışığını da engellediklerinden, gözlerini ne kadar zorlarsa zorlasın yine de burnunun ucunu bile görememekteydi. Theon’un da doğrulduğunu, oturduğunu, fısıldadığını duydu:

— Ne var?

— Bir ses duydum gibi geldi.

— Nasıl bir ses?

— Bilmiyorum. Belki de duymadım. Belki de bana öyle geldi.

Bir süre hiç konuşmadan durup karanlıkları delmeye çalıştılar. Sonra Theon birdenbire Alvin’in kolunu tutup fısıldadı:

— Bak!

Uzakta, güneyde, göğün alt kısmında, bir yıldız bulunamayacak kadar alt tarafında bir ışık noktası, tek bir ışık noktası parıldamaktaydı. Hafifçe mora çalan bu bembeyaz ışığın pırıltısı gitgide artıp sonunda öyle bir noktaya ulaştı ki artık bu ışığa bakamaz olup gözlerini yumdular. Tam o anda da ışık infilak edip milyarlarca parçaya ayrıldı. Bir şimşek gibi çakıp bir hançer gibi Yer Yuvarlağının böğrüne saplandı ve önlerinde uzanan topraklan, dağları bir an için bir resim gibi bakırın üzerine kezzapla oyulmuş kızıl bir resim gibi aydınlatıp tekrar karanlığa gömüldü. Bunun, arkasından da, kulakları sağır eden bir patlama sesi duyuldu. Bu sesin estirdiği ani rüzgâr altlarında uzanan ormanı bir baştan bir başa sarstı, bazı ağaçları da devirdi. İnfilakın yerlerinden uğratmış olduğu yıldızlar da ancak bu kasırga kesilince, ancak o zaman, bir bir, yavaş yavaş eski yerlerine tırmanıp eski yerlerini aldılar.

Eski insanların bilinmeyene karşı duyduğu korkuyu, o lanetli korkuyu Alvin ilk defa için tanımaktaydı. Bu öylesine garip, sarsıcı bir duyguydu ki, bu duyguya bir süre için bir isim bile veremedi ve bu duygunun ne olduğunu anlayıp isimlendirdiği anda da korkusu tamamen kaybolup fısıldadı:

— O ışık neydi?

Sessizlik öylesine uzadı ki Theon’un sorusunu duymadığını sanıp yineledi.

— Hatırlamaya çalışıyorum.

Bir süre durduktan sonra kaldığı yerden devam etti:

— Shalmirane olmalı!

— Shalmirane mi? Shalmirane hâlâ ayakta mı?

— Hemen hemen unutmuştum ama şimdi yavaş yavaş hatırlamaya başlıyorum. Annem bir zamanlar kalenin bu dağlarda olduğunu söylemişti. Tabii kale asırlardan beri yıkıntı halinde ama boş olmadığı, kalede hâlâ birisinin yaşadığı sanılıyor.

Shalmirane. Tarihleriyle uygarlıkları arasında öylesine büyük bir uçurum uzanan bu iki genç, ayrı ayrı ırklardan gelen bu iki genç için bu kuşkusuz büyülü bir isimdi. Yer Yuvarlağının uzun tarihinde Shalmirane’ın tüm evreni fethetmiş bir istilacıya karşı vermiş olduğu kahramanca savunma savaşından daha büyük bir destan yoktu.

Karanlıkta yine Theon’un sesi duyuldu:

— Güneyde yaşayan halk bizi bu konuda daha fazla aydınlatabilir. Geri dönerken sorarız.

Перейти на страницу:

Похожие книги

Аччелерандо
Аччелерандо

Сингулярность. Эпоха постгуманизма. Искусственный интеллект превысил возможности человеческого разума. Люди фактически обрели бессмертие, но одновременно биотехнологический прогресс поставил их на грань вымирания. Наноботы копируют себя и развиваются по собственной воле, а контакт с внеземной жизнью неизбежен. Само понятие личности теперь получает совершенно новое значение. В таком мире пытаются выжить разные поколения одного семейного клана. Его основатель когда-то натолкнулся на странный сигнал из далекого космоса и тем самым перевернул всю историю Земли. Его потомки пытаются остановить уничтожение человеческой цивилизации. Ведь что-то разрушает планеты Солнечной системы. Сущность, которая находится за пределами нашего разума и не видит смысла в существовании биологической жизни, какую бы форму та ни приняла.

Чарлз Стросс

Научная Фантастика
Дневники Киллербота
Дневники Киллербота

Три премии HugoЧетыре премии LocusДве премии NebulaПремия AlexПремия BooktubeSSFПремия StabbyПремия Hugo за лучшую сериюВ далёком корпоративном будущем каждая космическая экспедиция обязана получить от Компании снаряжение и специальных охранных мыслящих андроидов.После того, как один из них «хакнул» свой модуль управления, он получил свободу и стал называть себя «Киллерботом». Люди его не интересуют и все, что он действительно хочет – это смотреть в одиночестве скачанную медиатеку с 35 000 часов кинофильмов и сериалов.Однако, разные форс-мажорные ситуации, связанные с глупостью людей, коварством корпоратов и хитрыми планами искусственных интеллектов заставляют Киллербота выяснять, что происходит и решать эти опасные проблемы. И еще – Киллербот как-то со всем связан, а память об этом у него стерта. Но истина где-то рядом. Полное издание «Дневников Киллербота» – весь сериал в одном томе!Поздравляем! Вы – Киллербот!Весь цикл «Дневники Киллербота», все шесть романов и повестей, которые сделали Марту Уэллс звездой современной научной фантастики!Неосвоенные колонии на дальних планетах, космические орбитальные станции, власть всемогущих корпораций, происки полицейских, искусственные интеллекты в компьютерных сетях, функциональные андроиды и в центре – простые люди, которым всегда нужна помощь Киллербота.«Я теперь все ее остальные книги буду искать. Прекрасный автор, высшая лига… Рекомендую». – Сергей Лукьяненко«Ироничные наблюдения Киллербота за человеческим поведением столь же забавны, как и всегда. Еще один выигрышный выпуск сериала». – Publishers Weekly«Категорически оправдывает все ожидания. Остроумная, интеллектуальная, очень приятная космоопера». – Aurealis«Милая, веселая, остросюжетная и просто убийственная книга». – Кэмерон Херли«Умная, изобретательная, брутальная при необходимости и никогда не сентиментальная». – Кейт Эллиот

Марта Уэллс , Наталия В. Рокачевская

Фантастика / Космическая фантастика / Научная Фантастика